HEMEN ARA: +905333668055

Genel

EMDR Nedir?

EMDR Nedir?

Kötü anılarınızdan EMDR ile kurtulun !

Kişiyi korkutan, çaresiz hissettiren olaylar kişide uzun süren travmalara yol açar. Travma deyince herkesin aklına gelen genellikle deprem, sel ,yangın, tecavüz vs. gibi büyük travmatik olaylar gelir.

Ancak bize gelen danışanlara baktığımız zaman, bu kişiler hangi sorunla (depresyon, panik atak, kaygı bozuklukları, fobiler, özgüven eksikliği, öfke kontrolü vs.) gelirse gelsin aslında altında yatan çözülmemiş birtakım anılar sonucunda bu sorunu yaşıyor ve çözülmemiş bir anı bizim için çoğu zaman kanayan bir yara gibi olabiliyor.

Travma iki şekilde oluşur;

Büyük ”T”ler: kaza, şiddet, tecavüz, deprem, sel gibi doğal afetler…

Küçük “t”ler: yetersizlik, başarısızlık, kıyaslanma, dışlanma, ihmal edilme, terk edilme, aşağılanma, cinsel taciz… vb.

Yaşadığımız travmaların hepsi bizde bir takım sorunları (depresyon, OKB, panik atak, fobiler, anksiyete bozuklukları vs.) ortaya çıkarıyor.

EMDR’de amaç, bizim için duygusal yoğunluğu fazla olan, travmatize olduğumuz anılarımızı yeniden işleyip duyarsızlaştırmaktır.

Bu durumu şöyle de açıklayabiliriz:

Elinizde cam kırıldığını düşünelim. Kırılmanın etkisi ile elinizde bir yara açılır ve o yarayı vücudumuz bir şekilde onarır. Ancak yaranın içine cam kırıkları girmişse bu yara bir türlü kapansa bile canınız yanmaya devam edecektir. Yaşadığımız her şey beynin kendini onarma işlevinin harekete geçmesi ile onarılır. Fakat travmatik bir olay olduğunda, aynı yaradaki cam kırıkları gibi beyin kendini onaramaz ve yaşadığımız travma ile ilgili anılar bölük pörçük, sanki yap-boz parçaları gibi, dağınık halde gelir. Beyin onarma işlevini yerine getiremediği için anıyı birleştirmekte, sıralamasını yapmakta güçlük çekeriz.

EMDR terapisi ile amaç, o yaranın içinde bulunan cam kırıklarını tek tek temizleyip yaranızdaki acıyı hafifletmek ve beynin kendini onarma işlevini harekete geçirmeyi sağlamaktır. Acıyı yok ederek ve beynin onarma işlevini aktive etmekle birlikte travmatik anı kişiyi eskisi kadar rahatsız etmemeye başlar ve anı normalleşir.

EMDR, kişinin kendine dair olumsuz inanç geliştirmesi ile oluşan, bilgi işleme modeline dayanan, sekiz aşamalı bir yaklaşımdır.

EMDR terapisi; daha önceki dönemlere ait anıların çözülmesini sağlamak, kişinin kendi iç görünü ortaya çıkarmak, bilişi yeniden düzenlemek, mevcut stres faktörünü tetikleyen uyaranın duyarsızlaştırılmasını sağlamak ve en önemlisi gelecekte daha iyi işlev gösterilebilmesi için uygun tutumların becerilerin ve arzu edilen davranışların yerleştirilmesi sürecidir.

EMDR terapisi, kişinin bilincinin tamamen açık olduğu ve terapi süresince olan biten her şeyi görüp, duyduğu, farkında olduğu bir terapi modelidir.

Travma geçiren kişiler normalde önemsenmeyecek uyaranlara karşı aşırı derecede duyarlıdır ve en ufak uyaranla irkilebilir. Aşırı telaşlı, kaygılı, huzursuzluk içinde olabilir. Kişi travmatik olayı hatırladıkça tedirgin olabilir. Fizyolojik olarak ellerde titreme, ağlama ve diğer psikosomatik belirtiler görülebilir. travmatik olayı bu kadar net hatırlarken diğer olaylara karşı dikkatsiz ve ilgisiz olabilir. Bu sürede aşırı unutkanlık görülebilir. Travmanın en tipik belirtisi olayın sık hatırlanması ve hatırlandıkça yeni baştan yaşanıyor gibi hissedilmesidir.

Yaşanan travmatik anının son bulması kısa süreli psikoterapi yöntemlerinden biri olan EMDR (eyes movement desensitization and reprocessing) yani Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme terapisi ile mümkündür. EMDR, beynimizdeki anı ağlarına erişerek travmatik olan anıları belirleyip o anılarla çalışarak anıya olan bakış açımızı normalleştiren bir seviyeye çekmemizi sağlar. Bu durumu şöyle bir örnekle anlatacak olursak:

ilkokulda olduğunuzu ve öğretmeninizin bir soruyu yapmak üzere sizi tahtaya kaldırdığını düşünelim. Kalkarsınız, soruya bakarsınız ve yapamazsınız. Öğretmen bir süre bekledikten sonra size uzun bir bakış atar ve oturabilirsin der. O uzun bakıştan ne anlam çıkardığınıza göre iş değişir. Eğer o bakıştan sonunda oturabilirim inancını oluşturursanız sorun yok demektir ama eğer o bakıştan “yetersizim/başarısızım/…” gibi bir olumsuz inanç geliştirdiyseniz travmaya maruz kalmışsınız ve bundan sonraki tüm yaşamınızda bu travmanın yarattığı o olumsuz inançları taşıyacaksınız demektir.

Peki EMDR terapisi nasıl oluyor?

Terapist danışanın gözlerini sağa ve sola hareket ettirerek, sağ ve sol beyni hafifçe uyarır ve bu şekilde danışanın kendini rahatsız eden bellek ve duygulara yoğunlaşmasını sağlar. Acı veren anılar, onlardan kaçınıldığı sürece rahatsızlık verme güçlerini korurlar. Terapi sırasında acı veren anılarla, oldukça güvenli bir ortamda karşılaşılır, kişi anının vereceği duygusal yoğunluğa hazırdır ve bu şekilde onun üstüne gider üstesinden gelmek için harekete geçebilme şansını bulur.

EMDR terapisinde beyniniz sizin için travmatik olan o olumsuz anıyı çalışılmaya başlandığı ilk seanstan bir sonraki seansa kadar işlemlemeye devam eder. Eğer travmanızın altında başka travmalar yatmıyorsa, bir sonraki görüşmede travmatik anı ile bağlantılı kendiniz ile ilgili olumsuz inancınız azalmış oluyor, kaldığımız yerden devam ediyoruz ve kişi sonunda o anıya karşı duyarsızlaşıyor, anının aklınızdaki görüntüsü flulaşıyor ve artık, o anı aklınıza geldiğinde öncesinde hissettiğiniz o çarpıntılar, ağlamalar, bedensel belirtiler, duygular vs. gelmiyor oluyor.

EMDR geçmişinizi silemez ya da unutmanızı sağlayamaz ama, o geçmişte yaşadığınız ve sizin için travmatik olan anının/anıların olumsuz etkilerini azaltabilir, ortadan kaldırabilir. EMDR, anı ağlarınızdaki travmatik ve kangren anıları düzenleyip yeniden kan akışı sağlar ve böylece beyinde kangren olmuş travmatik olayların işlenmesini sağlar.

                                                                                  Uzm KLİNİK PSİKOLOG DEMET ATEŞ

Çift Terapisi

Çift terapisinde; evli olan ya da olmayan çiftlerin, ilişkilerinde başa çıkmakta zorlandıkları problemler ve ilişkilerini güçlendirmek istedikleri konular üzerinde çalışılır. Çift terapisinde çift terapistinin eşliğinde, çiftlerin birbirlerini doğru anlaması ve iletişim yollarını güçlendirmesi odak alınarak, çiftler için sağlıklı bir iletişim alanı açmak hedeflenir. Bu terapi modelinde; çiftlerin problem yaşadıkları konulara çözüm üretebilmesi, çiftler arasındaki iletişimin güçlendirilmesi, çiftlerin ilişkinin sürecine ya da devamına dair sağlıklı kararları birlikte alabilmesi hedeflenir.

Çift terapisinde çalışılan konular içerisinde, çiftler arasındaki iletişimsizlik, ilişkideki çatışmalar ve güvensizlik konuları bulunmaktadır. Bunların yanı sıra; aldatmanın ilişkiye etkisi, aldatma sonrası ilişkiyi onarım süreci, boşanma kararının alınması, boşanma sürecinde işbirliği kurmak, evlilik öncesinde destek alma ve ilişkiyi yeniden canlandırma başlıkları da çalışılan konular arasındadır.

Bireysel/ Yetişkin Terapisi

Bireysel danışmanlık, danışan ile terapist arasında, gizlilik ve etik ilkeler doğrultusunda gerçekleşen kişininin terapistiyle her konuyu paylaşabildiği, kişisel farkındalığın kazanıldığı, kişinin kendini anlamasını ve tanımasını sağlayan ve birçok sorunun çözümünün sağlandığı bir etkileşimdir. Bu etkileşim aslında iki eşdeğer uzman arasında gerçekleşir. Danışan sorunlarının ne olduğu konusunda uzmandır. Terapist ise bu sorunların nasıl ortaya çıktığı ve sorunların çözümü konusunda uzmandır.

  • DEPRESYON
  • ANKSİYETE (KAYGI) BOZUKLUĞU
  • PANİK ATAK- PANİK BOZUKLUK
  • SOSYAL FOBİ
  • ÖZGÜL FOBİLER
  • AGORAFOBİ
  • FOBİLER/KORKULAR
  • YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
  • OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK (OKB)
  • POST TRAVMATİK STRES BOZUKLUĞU (PTSB)
  • STRES VE BAŞ ETME YÖNTEMLERİ
  • ÖFKE KONTROLÜ
  • PSİKOSOMATİK RAHATSIZLIKLAR
  • EVLİLİK ÇATIŞMALARI
  • İLETİŞİM PROBLEMLERİ
  • BOŞANMA SÜRECİ
  • ÖZGÜVEN SORUNLARI
  • UYKU SORUNLARI
  • SINAV KAYGISI
  • PSİKİYATRİK TESTLER
  • KİŞİLİK BOZUKLUKLARI
  • DUYGUDURUM BOZUKLUKLARI
  • HİPOKONDRİAZİS
  • YAŞAM KOÇLUĞU
  • SOMATİZASYON BOZUKLUĞU
  • AĞRI BOZUKLUĞU
  • DİKKAT EKSİKLİĞİ
  • BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUĞU
  • DUYGUSAL SORUNLAR
  • ERGENLİKTEN KAYNAKLANAN SORUNLAR

MOXO DİKKAT PERFORMANS TESTİ

MOXO DİKKAT  PERFORMANS TESTİ NEDİR VE NE İŞE YARAR ?

MOXO  dikkat performans  testi 6 yaş ve üzeri kişiler için geliştirilmiş  ADHD-DEHB Dikkat Eksikliği Hiperaktivite tanısına yardımcı olan , bilgisayar üzerinden yapılan görsel ve işitsel çeldiricilerin –dikkat dağıtıcıların-  kullanılarak kişinin dikkat performansını ölçen  bir testtir . Doğru tanı koymada yardımcıdır ve  güvenilirliği % 90 ‘ dır.

BİLGİSAYAR ÜZERİNDEN YAPILAN TESTLERİN AVANTAJLARI NELERDİR ?

OBJEKTİFLİK : Objektif ve matematiksel-sayısal- bir sonuç vermesi bu testin en büyük avantajıdır. Öğretmen veya ebeveynin duygularından etkilenilmemektedir.

ÖLÇÜLEBİLİRLİK VE DOĞRULUK : Kişinin dikkatini ölçmede bilgisayarlı testler soru cevap şeklinde yapılan testlere göre daha somut ve doğru sonuç vermektedir.

DOĞRUDAN DEĞERLENDİRİLEBİLME : Test öncesi kişinin herhangi bir ilaca veya test hazırlığına ihtiyacı yoktur

MOXO DİKKAT  PERFORMANS TESTİ KİMLERE UYGULANIRSA FAYDALI OLABİLİR?

Çocuklarda;

İstemesine ve çaba göstermesine rağmen derslerde başarılı olamayan

Küçüklükten beri hep hareketli olan, sık yaralanmaya ve kaybolmaya maruz kalan, Sınavlarda ve günlük hayatta zamanlama problemi yaşayan (evden hep en geç çıkan, sınavlarda soruları tamamlamayı yetiştiremeyen…) Ödevlerini hep son ana bırakan, programlı çalışamayan, işleri sıraya koyamayan

Olaylara ve kişilere ani ve gereğinden fazla tepki veren

Öğretmen veya anne/baba tarafından sakin –hipoaktif- olmasına rağmen dikkatini toplayamayan veya devam ettiremeyen

Yetişkinlerde;

Normalden daha sık ev, iş, sevgili-eş değiştiren kişiler

Çabuk unutan, toplantılarda, derslerde dikkatini toplayamayan

Sık trafik kazası yapan

İş hayatında zekasından beklenen performansı gösteremeyenlere

Yoğun dikkat gerektiren işlerde çalışanlar; pilot, iş makinesi operatörü, borsa ve banka çalışanı 

Oyun Terapisi Nedir?

Yetişkinlerde psikoterapi süreci karşılıklı konuşmayı içerir ama çocuklarda durum farklıdır. Çocukların dili oyun kelimeleri ise oyuncaklarıdır. Çocuklar duygularını büyükler gibi anlamlandıramadıkları gibi duyguları hakkında büyükler gibi de konuşmazlar. Bu nedenle, oyun ve oyuncaklar aracılığı ile çocukların ihtiyaçlarını ifade edebilmeleri için 2-11  yas araligindaki çocuklara oyun terapisi uygulanmaktadır. Çocukluk döneminde yaşanan pek çok problem oyun terapisi ile çözüme kavuşturulur.

Peki hangi durumlarda oyun terapisi kullanılır?
 *Okul fobisi
 *Kardeş Kıskançlığı
 *Fobiler ve tikler
 *Ailede yaşanan boşanma ve çatışmalar
 * Yas süreci
 *Uyku, yeme ve tuvalet sorunlarında
 *Çekingenlik ve utangaçlık 
 * Seçici dilsizlik( mutizm)
 *Duygu durum bozukluğu
 *Depresyon, kaygı ve korkular
 * Evlatlık edinme veya verilme
 * Kronik hastalıklar
*Gelişimsel gerilikler
*Düşük benlik algısı/ içe  kapanıklık
   gibi pek çok alanda oyun terapisinden yararlanılmaktadır.

Otizim Eksiklik Değil, Farkındalıktır

Otizm günümüzde en sık rastlanan nörolojik bozukluklardan biri olarak tanımlanıyor.

Peki otizm neden bu kadar çok, otizmin belirtiliri nelerdir???
Otizm genellikle üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu devam eden, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren sınırlı ve tekrarlayan davranışlara yol açan beyin gelişimini etkiyen nörolojik bir rahatsizliktir.

Yani otizm ebevyn tutumuyla alâkalı yada ebevynin sosyo-ekonomik durumuyla ilişkili değildir. Otizm nörolojik bir rahatsizliktir.

Peki otizme ne neden oluyor ???
Yapilan bir çok araştırmaya rağmen otizmin tam nedeni bulunamamıştır. Annenin hamilelikte gecirdigi bir enfeksiyon, doğum esnasında yaşanan bir komplikasyon, genetik yapı… nedenleri arasında olduğu düşünülmekte ama tam bir veri bulunamamıştır.

Otizmin belirtileri nelerdir?
•Göz kontağı kurmuyorsa,
•Dinlemiyorsa,
•Hep aynı şeyleri yapıyor, aynı oyuncakla oynuyor dönen nesnelere ilgisi çok fazlaysa,
• Jest ve mimik kullanmıyor yüz ifadelerini taklit etmiyorsa,
•Göstermiyorsa bir şeyleri parmağını kullanarak göstermiyorsa,
•Konuşmuyor iletişim kurmuyor, oyunlarını yalnız oynamayı tercih ediyorsa,
Bu ve buna benzer belirtilere sahipsek hemen bir uzman desteği almalıyız. Çocuk psikoloğu, cocuk psikiyatri uzmanına yada rehberlik araştırma merkezlerine basvurmaliyiz.

Unutmayalım otizm erken fark edildiğinde kişiye özel eğitim ve tedavi yöntemleri ile otizm belirtileri kontrol altına alinabilir ve (otizmin türüne göre ) yetişkinlik dönemine geldiğinde yaşıtları ile aynı seviyeye gelebilirler.

Kardeş Kıskançlığı

Kıskançlık insan gelişiminin her döneminde mutlak karşılaşılan ve bahsedilmesi en zor duygularındandır.

Kardeş kıskançlığı ise en az iki çocuğu olan her ailede mutlaka görülür. Aslında çok normal ama bir o kadar da zor bir süreçtir.
Danışanlarım kardeşini çok kıskanıyor ne yapacağız dediğinde onlara hep kuma örneğini anlatıyorum. Eve yeni gelen bebek aslında ilk olan çocuğun kumasi gibidir. Bütün sevgi ve ilgi ilk çocuğunken birgün eve bir bebek gelir , bu senin kardeşin bizimle yasicak onu sevmeli onunla yatağını oyuncağını bizim sevgimizi ve bir çok şeyini paylaşmalısın denir. Aslında ne kadar zor bir şey istiyoruz büyük olan çocuğumuzdan düşünsenize… Eşiniz eve bir gün başka bir kadın (erkek) ile geliyor artık bizimle yasayacak ve onuda sizin gibi seveceğini söylüyor evinizi ve bir çok şeyi paylaşmanızı istiyor nasıl tepki verirdiniz? Öfke , ağlama krizi, hırçınlık, küsme davranışı vb…

Sonuç olarak çocuğunuzun kardeş kıskançlığını ortadan kaldıramayacağımıza göre bu kıskançlık duygusu ile bahsetmeyi öğretmeliyiz, kardeşinin bezini getirmesini kıyafetini getirmesi gibi yardımlar istememeliyiz ,iki kardeş kavga ettiğinde fiziksel bir zarar vermedikleri sürece müdahale etmemeliyiz “sen büyüksün ” ,”o daha küçük gibi “… kardeşini sevdirmeye yada kıskançlığı ortadan kaldırmaya çalışmak yerine olumsuz duygularını ifade edebilmeyi öğretmeliyiz. “Biricik”ligini ona hissettirmeliyiz böylece artık daha az sevildiğine yönelik düşünceleri ile baş etmesi kolaylaşır.
Her ne kadar yeni doğan bebek ilgi ve bakıma ihtiyaç duyuyorsa da, ilk çocukta herzaman anne ve babasının ilgisine sevgisine daha çok ihtiyaç duyar.

Dikkate Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

Çoğumuzun ebeveyn olduktan sonra dünyası çocuğu olmuştur. Bir ortamda sohbet ederken farkında olmadan laf dönüp dolaşıp çocuklara gelir. Bu sohbetlerde bazen çocukların bizi nasıl zorlandığından, yada bazen kendinden büyük laflar ederek bizi sasirtmalarindan bahsederiz. ” benim çocuğum çok sakar sürekli bir yerleri yara içinde, eşyalarını sürekli kaybediyor, dikkati çok çabuk dağlıyor, ödev yapmak çoğu zaman bir eziyet oluyor, hiç yerinde durmuyor… sanırım hiperaktif !!! Bu cümleler size de tanıdık geliyormu?
Bu belirtiler tek başına DEHB tanısı koymak için yeterli olsaydi sanırım tüm çocuklara DEHB tanısı konulurdu.
Ebeveyn olarak bazen çocuklarımızın davranışlarına çok fazla anlamlar yükleyip gereksiz endişeye kapılabiliyoruz. Kimi zamansa her hareketli çocuğa bu hiperaktif diyerek ” hiperaktif “kelimesinin değerini düşürüyoruz. Her iki durumdada istemediğimiz sonuçlarla karşılaşabiliriz. Çünkü ya var olanı kabuletmiyor hafife alıyoruz yada var olmayan bir soruna çözüm ariyoruz…
Oysa DEHB’li birinin içinde olduğu durum çıplak gözle görülemez sorun beyinin içinde saklıdır. DEHB belirtileri çoğunlukla tembellik, iyi terbiye edilmeme, kabalık, umursamama, ilgisizlik hatta zeka geriliği olarak nitelendirilir ama bunlarla kesinlikle Dehb ile hiç bir ilgisi bulunmamaktadır.
PEKI NEDIR BU DEHB?
DEHB sorunlu beyin kimyasının kişinin yönetici işlev becerilerinde zorluklar yaşamasına neden olduğu nörobiyolojik bir bozukluktur. DEHB’li kişinin beyindeki norokimyasal fark , dopamin ve/veya noropinefrin düzeylerinin beyinin ilgili bölümlerini harekete geçirmekte yeterli olmamasidir. Bu DEHB ‘li kişinin yaşamın temel görevlerini yerine getirmesini inanılmaz derecede zorlaştıran bir durumdur.
DEHB bir tembellik ,inat yada veril(e)memiş bir terbiye sorunu değil tamamen beyin kaynaklı bir sorundur ve bugün bir çok çalışma bize DEHB tedavi edildiğinde en az DEHB’li olmayan biri kadar başarılı olabildiğini göstermiştir. Yeterli DEHB fark edilsin ve tedavi edilsin

Yukarı kaydır